Bill Gates’in Bile Oynamayı Bırakamadığı “Wordle” Nasıl Reklam Yapmadan Milyonlara Ulaşmayı Başardı?

2013’te Josh Wardle tarafından icat edilen ve pandemi periyodunda hayatımıza giren Wordle, 90 kullanıcı sayısını 3 ayda 3 milyona çıkardı ve herkesin hayatında yer etti. 2025’e kadar ise amaç 10 milyon kullanıcı.

Wordle oyununun reklam yapmadan milyonlara ulaşarak bir fenomene dönüşmesinin gerisinde basit fakat tesirli yöntemler yatıyor.

Basit ve erişilebilir

Wordle’ın muvaffakiyetinin gerisindeki en büyük etkenlerden biri, oyunun son derece kolay ve erişilebilir olması. Her gün yalnızca bir kelime iddia etme hakkınız var ve toplamda altı deneme yapabiliyorsunuz.

Kurallar kolay: Yanlışsız harfi yanlışsız yerde varsayım ederseniz yeşil, gerçek harfi yanlış yerde kestirim ederseniz sarı, yanlış harf iddia ederseniz gri renkle gösteriliyor. Bu kadar basit bir konsept herkesin kolay kolay anlamasını ve oynamasını sağladı.

Sosyal medya ve viral yayılım

Wordle’ın viral hâle gelmesinin bir öteki kıymetli sebebi ise toplumsal medyada basitçe paylaşılabilen bir yapıya sahip olması. Oyuncular, muvaffakiyetlerini ve ilerlemelerini toplumsal medya platformlarında, bilhassa X’te paylaşarak oyunun yayılmasını sağladı.

Paylaşımlar çoklukla ilgi cazipti. Bu da oburlarının merakını uyandırdı. Bir arkadaşınızın yahut takip ettiğiniz bir kişinin Wordle paylaşımını gördüğünüzde, çabucak siz de denemek istediniz.

Hele ki pandemi döneminde olması toplumsal medyadaki yayılımı arttırdı. Yapılacak diğer bir şey yoktu ve siz arkadaşlarınızla oyun sayesinde etkileşim kurdunuz.

Minimalist tasarım ve reklamsız deneyim

Wordle’ın tasarımı son derece minimalist ve sade. İnternet tarayıcısı üzerinden basitçe erişilebilen bu oyun, rastgele bir indirme yahut üyelik de gerektirmiyordu. Ayrıyeten oyun içerisinde hiçbir reklamın olmaması, kullanıcı tecrübesini epeyce olumlu hâle getirdi.

İnsanlar sık sık reklamlarla müsabakadan rahatça oyun oynayabiliyorlardı ve bu durum, kullanıcıların oyunu daha fazla sevmesine ve tavsiye etmesine yol açtı.

Ağızdan ağıza pazarlama

Wordle, klasik manada bir pazarlama stratejisi yerine ağızdan ağıza pazarlamanın gücünü kullandı. Beşerler oyunu oynayıp beğendikçe, etraflarındaki insanlara tavsiye etmeye başladılar. Bu organik büyüme modeli de oyunun süratle popülerleşmesine yardımcı oldu.

Günlük meydan okuma

Oyunun her gün yalnızca bir söz kestirimi sunması, oyuncuların her gün tekrar dönmesini sağladı. Bu günlük meydan okuma, oyuncularda bir rutin hâline geldi ve böylelikle kullanıcı bağlılığı arttı. Her gün yeni bir söz ile karşılaşmak, oyuncuların heyecanını ve ilgisini canlı tuttu.

Gizem ve zekâ oyunu hissi

Wordle, kolay olmasına karşın, oyunculara zekâ oyunu hissi de veriyor. Yanlışsız kelimeyi iddia etme süreci, oyuncuların kendilerini zeki hissetmesini sağlıyor ve bu da onları oyunu oynamaya teşvik ediyor. Ayrıyeten her gün yalnızca bir oyun hakkı verilmesi, oyuncuların merakını artırıyor ve sonraki gün tekrar dönmelerini sağlıyor.

Oyunun yaratıcısı bu bahiste ne diyor?

Sosyal medyada çığ üzere büyüyen ve milyonların sevdiği bir oyun olması, Wardle’ı biraz huzursuz etmişe benziyor. Verdiği bir röportajda viral hâle gelmesinin pek düzgün hissettirmediğini, oyunculara karşı sorumluluk hissettiğini belirtiyor. İşlerin yolunda gitmesi ve her şeyin gerçek halde çalışması için onlara borçlu olduğunun da altını çiziyor.

Ne diyelim, düzgün ki reklamlardan sıkıldığımız ve saatlerce vaktimizi harcadığımız oyunlar yerine böylesi bir kolay oyun hayatımıza girdi.